5 Temmuz 2010 Pazartesi

Çuvalların Ardından Bakıyoruz Geleceğimize

Ben Başbakan olamam…

Muhalefet partisi lideri de olamam…

Çünkü boyum kısa!

O kadar kısa ki önümde tek çuval olsa dahi, ayakta durabilirim siperde…

Tabii çuvalın nerede olduğu da önemli…

Türk askerinin başına geçirdikleri gibi benim de başıma geçirseler örneğin, siperden aşağı tepetaklak yuvarlanırım…

Ya da çocukken oynadığımız gibi çuvalı ayağıma giysem; ben seke seke sipere gitmeye çalışırken bir yerlerde yine çocuklar, yine masumlar ölür…

Ayrıca sakarın teki olduğum için iğneyi de “çuval”dızı da hep kendime batırırım büyük olasılıkla…

Kocamın söylediğine göre oturup kalkmasını da pek beceremem… Hep karıştırırım…

Sürekli ona telefon açar sorarım: Hayatım, “iktidarsam” mı çöküyordum yoksa “muhalefetsem” mi?

Ama sıradan ve boyu da aklı da siyaset için fazla kısa bir vatandaş olarak şunu merak ediyorum…

Anıtkabir’e çökerek mi girelim, sürünerek mi, ayakta mı, yoksa amuda kalkıp da ellerimizin üzerinde mi?

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun yattığı, her gün yerli yabancı binlerce kişinin ziyaret ettiği ve terör örgütünün açık hedef ilan ettiği Anıtkabir’de güvenlik zaafı had safhadaymış çünkü…

Başkentte, Baş Önder’in anısı bile güvende değil yani…

Belki de bundan sonra çevresine bir siper yaparlar ve resmi heyetler çuvalların ardından atarlar çelenkleri Anıtkabir’e…

Başbakanla gittiklerinde çökerler, muhalefet partisi liderleriyle gittiklerinde kalkarlar…

Ziyaret defterinin sayfasına yazdıklarını da koparıp kağıttan uçak yaparlar… Yetiştiği yere kadar artık…

Babalar çocuklarını omzuna alır ki çuvalın tepesinden görebilsinler Atasının yattığı yeri…

“Bir çuvalın ardından baktım sana Atam” diye şiirler yazar çocuklar…

Ama niye şaşırıyorum ki?

Onun kurduğu Cumhuriyet uzun yıllardır saldırı altında zaten… Üstelik hiçbir güvenlik önlemi olmadan…

Bizler laik, çağdaş, bağımsız, düşünen, üreten Türkiye Cumhuriyeti’ne çuvallarla kaplı siper ardından bakıyoruz uzun süredir…

Kimi zaman çömelerek, kimi zaman “başımızı çuval hizasında tutup” diklenerek…

Kimi zaman da “şimdi siperden çıkıp bir çuval inciri berbat etmeyelim” diye çuvalları kendimize yastık yapıp, yattığımız yerden hayaller kurarak…

Gözlerimizi kısıp, elimizi alnımızın üzerine koyup görmeye çalışıyoruz geleceğimizi…

Ama hep çuvalların ardından…

5 Temmuz 2010
www.turkans.com

Hiç yorum yok: